Bu hafta en çok konuşulan gelişme enflasyonun tek haneye inmesiydi herhâlde.
Bir de Twitter hesabımızın nedensiz yere askıya alınması… Zira ekonomi konusunda paylaşımlar dışında hesabı kullanmayan bizler için çok şaşırtıcı bu durum gizemini ikinci gününde de korumaya devam ediyor. Neyse, enflasyon ile devam edelim.
Hatırlarsınız, geçen sene ağustosta (Tam olarak 13-14 Ağustos 2018) Dolar/TL’de meydana gelen şok sebebiyle iğneden ipliğe her şeye zam gelmişti. Bunun sebebini kısaca açıklayalım.
Türkiye’de üretilen malların yüzde 65’i ithal ara mal kullanılıyor; yani yerli üretim dediğimiz örneğin bir traktörün toplam maliyetinin yüzde 65’ini ithal getirdiğimiz ürünler oluşturuyor. Dolayısıyla kurda meydana gelen böyle bir şok ham madde fiyatlarına yansıdığından üretilen nihai ürünlerin tamamının fiyatı artmış oldu. Bu sadece ham madde yönü.
Enerji Bakanlığı verilerine göre 2018 yılında elektrik üretiminin %37,3’ü kömürden, %29,8’i doğal gazdan, %19,8’i hidrolik enerjiden, %6,6’sı rüzgârdan, %2,6’sı güneşten, %2,5’i jeotermal enerjiden ve %1,4’ü diğer kaynaklardan elde ediliyor. Kullandığımız doğal gaz ve petrolün yüzde 95’i de ithal edildiğinden ve her türlü üretim-ulaşım hizmetlerinde bu iki ürün kullanıldığından başta gıda olmak üzere tüm tüketim malzemelerine rekor zamlar gelmişti.
Enflasyon da mal ve hizmetlerde meydana gelen fiyat artış hızı olduğundan (Yani fiyat artış oranı değil, hızı; tıpkı hız ve ivme arasındaki fark gibi) kur kaynaklı üst üste zamlar enflasyonu 2018 eylül ayında rekor seviyelere çıkarmıştı.
Dolayısıyla bu sene eylül ayında benzer bir kur hareketi olmaması, hatta Dolar/TL’nin geçen seneden beri yatay yönlü bir hareket sergilemesi enflasyonda yüzde 9,26’yı görmemizi sağladı. Zira yıllık ortalama enflasyon dikkate alınıyor ve geçen seneye göre bu sene meydana gelen göreceli artış/azalışlara da baz etkisi deniyor.
TÜİK’in rakamlarla oynadığı, enflasyon ve diğer makroekonomik göstergeleri kasıtlı olarak düşük/yüksek gösterdiği, zincir marketlere talimat göndererek fiyatlar toplanmadan önce zorla indirim yaptırıldığı iddiaları bir yana, Para Takipçisi’nin bir tezi var: Geçen sene 7,23’e değip dönen kur sebebiyle tüm ürünlere yüksek oranlarda zam yapıldı. Bu zamlar alışverişe giden her insanın rahatlıkla tespit edebileceği gibi yüzde 50, bazen yüzde 100 oranında. Geçen sene özellikle kozmetik ürünleri ile bebek bezlerinin fiyatlarına internetten lütfen bakın.
Sonrasında ise zamlar düşen kura paralel olarak geri alınmadı; daha doğrusu ürünlerde indirim göremedik. Tabii bunun fark edilebileceğini düşünen üretici taraf güzel bir taktik uyguladı: Gramajlarda oynama yaptı. Bu oynamayı bir zamanlar dar gelirlinin şimdilerde ise herkesin uğrak adresi olan zincir marketler uyguladı ilk önce. En temel tüketim malzemelerinde yapılan bu uygulama şimdilik işe yarıyor gibi görünüyor.
Ancak bir gerçek var, tüketici mal ve hizmetleri hâlâ 7,23’ten alıyor. Yapılan kampanyalar ve yüzde bilmem kaç indirimler göz boyamadan başka bir şey değil. Lüks tüketimden temel ihtiyaç malzemelerine kurda veya ham madde tedarik maliyetlerinde görülen iyileşmeler tüketiciye yansıtılmıyor.
Bu yüzde Dolar/TL 5’e de inse 6,25’e vurup şu an olduğu gibi 5,65’lere de gelse tüketici cephesinde sevindirici bir haber yok. Zira fiyatlar aynı oranda değişmiyor. Sadece yukarı yönlü “güncellemeler” yaşanıyor.
Son örneği geçen yazımızda vermiştik: Suudi Arabistan’da yaşanan Aramco’ya yönelik saldırılar sonrası petrol fiyatlarında küresel çapta yüzde 10’u aşan yükselişler görülmüştü. Müteakiben Suudi yetkililerin açıklamaları ile yaklaşık 7 gün içinde fiyatlar düşüşe geçmiş, iki hafta içinde de normal seyrine dönmüştü.
Türkiye bu süreci önce benzine 35 kuruş zam, sonra 25 kuruş indirimle tamamladı.
Doğal gaz fiyatlarında ya da kurda anlamlı bir hareket olmamasına rağmen bu ay başında LPG fiyatlarına 27 kuruş zam yapıldı. Cari fiyatlarla yüzde 8 zam demek.
Oysa doğal gaz (Ngas) vadeli işlemler piyasasına (CFD) baktığınızda fiyatların yıl başından bu yana yüzde 50 düştüğünü, Aramco saldırılarından iki gün sonra (16 eylül) vadeli işlemlerde fiyatların 2,30’lu seviyelerden 2,70’li seviyelere geldiği, ancak ardından petrol fiyatlarına paralel olarak düşüşe geçtiği ve normal seyrine döndüğü görülüyor. Öte yandan yurt içinde yüzde 8 zam, üstelik kur yatay hatta düşüş trendindeyken.
Tabii enflasyon düştü diye üzülecek hâlimiz yok. “Sürekli zam yapıyorlar.” diye şikâyet etmenin manası da; yöneticileri bu halk kendi seçti. Öte yandan yöneticilerin karşısında yıllardır olmadığı kadar büyük bir bütçe açığı ile yükselmek bilmeyen büyüme sorunu var. Ya harcamaları kısacak ya da daha çok gelir (Siz bunu vergi olarak okuyun) toplayacaklar. İkisini birden yapmaları anlaşılan pek mümkün görünmüyor. Bu yüzden yapılanlar, aslında yapılması gerekenler.
Burada asıl düşünülmesi gereken ise şu; bu zamana kadar neyi beklediler?
Dolar | 35,2068 | % 0.3 |
Euro | 36,7672 | % 0.92 |
Sterlin | 44,3202 | % 0.7 |
Bitcoin | 3415848,00 | % 1.64 |
Ethereum | 119289,00 | % 2.92 |
Çeyrek | 4.853,00 | % 0,96 |
G. Altın | 2.968,33 | % 1,32 |
BIST 100 | % | |
Litecoin | 3528.91 | % 6.18 |
B. Cash | 15789.43,00 | % 6.76 |
Bitcoin | 3415848 |
Ethereum | 119289 |
XRP | 78.74 |
Bitcoin Cash | 15789.43 |
EOS | |
Litecoin | 3528.91 |
Binance Coin | 23326 |
Bitcoin SV | |
Tether | 35.13 |
TRON | 8.61 |
Stellar | 12.64 |
Cardano | 32.19 |
Monero | 6744.54 |
Dash | |
IOTA |